15 Mart 2014 Cumartesi

EPİKTETOS'UN SÖYLEVLERİNDEN SEÇTİKLERİM


"Hem kendinize hem Tanrı'ya karşı dürüst olmayı arzulayın."

"Sevmek ancak akıl yetisiyle mümkündür." 

"İyi bir okur olmak istiyorsanız; okursunuz.
İyi bir yazar olmak istiyorsanız; yazarsınız.
Ne ki ard arda 30 gün okumamanız ve 
başka işlerle uğraşmanız durumunda ne olacağını bilirsiniz." 

"Ahmak ne ikna edilebilir, ne yolundan çevrilebilir."

"Bir defalığına para hırsına kapıldığınızda; 
akıl, kötülüğün algısını edinmesi (farketmesi) durumunda hırs son bulur,
zihnimizin yasa koyma yetisi önceden sahip olduğu otoriteyi yeniden kazanmış olur. Fakat buna hiç çare aranmazsa; artık eski haline dönemez ve parayla ilgili görünüşlerle karşılaştıkça daha da hırslanır; bu hırs artık önü alınamayacak kadar büyür:
Bunun sürekli gerçekleşmesiyle kemikleşir ve zihnimize yerleşen
bu felaket, paraya karşı duyulan sevgiye dönüşmüş olur." 


"Vazgeçmememiz gerekenler, bütün kararlarımız değil,
yalnızca doğru kararlarımızdır."


"Öğrendiğimiz doğruları uygulayamazsak;
başkalarının felsefesini yorumlayan
birer geveze olmaktan öteye geçemeyiz." 


"Okula bütün bir "zihin dinginliği ile ve
kafa karışıklıklarından kurtularak gelirsen;
aklının nasıl bir güce sahip olduğunu anlarsın." 


".. ne kadar okuyup yazsak da;
okuduğumuz sırada onları ne kadar yüceltsek de;
o düşüncelere inanmaya (ve uygulamaya) yanaşmıyoruz.
Spartalılar'ın buna ilişkin güzel bir sözü vardır:
'Evdeki aslanlar, Efes'te tilki kesilir'
Bu söz bizim durumumuza şöyle uyarlanabilir:
'Okuldaki aslanlar, tilki kesilir.'


"Siz insanların ilgilerini neye yönlendirdiklerine bakın:
Dış dünyadaki şeylere-görünüşlere mi yoksa iradeye mi?
Dış dünyadaki şeylere-görünüşlere yönlendirmişlerse;
artık onlara "güvenilir, sağlam, cesur ya da sadık dost" demeyin.
biraz olsun "akıl sahibi" iseniz; (hatta) onlara "adam" bile demeyin."


"Kötü bir insanın mantığına güvenilmez. (Çünkü)
Onu yönlendiren kesin bir kuraldan söz edilemez.
O, farklı zamanlarda farklı görünüşler tarafından alt edilir."


"Sokrates bize sorgulanmamış bir hayatı yaşamamamızı öğütlemişti."

"Felsefedeki birçok doğru, tecrübesiz kimselerin gözüne paradoks gibi görünüyorsa bunda şaşılacak bir şey yok." 

http://divankitap.com.tr

6 Mart 2014 Perşembe

İLAHİYATLILARA-İLAHİYAT FAKÜLTELERİNE FORMASYON HAKLARI ÜZERİNE

...
İLAHİYATLILARA-İLAHİYAT FAKÜLTELERİNE FORMASYON HAKLARI ÜZERİNE
İddia ediyorum!
Ücretli derslere giren İlahiyat Mezunları ve İlahiyat Önlisans Mezunu - İlahiyat 3. 4. sınıf öğrencileri görev yapmayıp bir süreliğine görev yapmayacaklarını ilan edip göreve gitmeseler (bahaneli-bahanesiz)
bir süreliğine İHL mezunu imamlarla dersleri ücretli olarak yürütmeye çalışan müdürlerin de çağrısı ve katkısıyla Formasyon bekleyen İlahiyat Mezunlarına Formasyon hakları verilir.
Üstelik İlahiyat Fakültelerine de derhal öğretim yılları içinde formasyon dersleri alma statüsü geri getirilip, hak iade edilir.
Aslında daha büyük bir iddia ediyorum!
İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin tamamı, "sivil bir hak arayışı" vurgusuyla bile devamsızlıklarına engel olmayacak tarzda 4 hafta üst üste derslere girmeseler ve dersler yapılamasa İlahiyat Fakültesi Hocalarından hali hatırı sayılır bilim adamlarının hazırlayacakları dosya ve raporlarla öğretim yılları içinde pedagojik formasyon dersleri alma hakları verilir.
DAHA DAHA BÜYÜK BİR İDDİA:
İLAHİYAT FAKÜLTESİ HOCALARI FAKÜLTENİN ASLİ GÖREVİ VE VİZYONU GEREĞİ FAKÜLTENİN MİSYONUNUN YERİNE GETİRİLEBİLMESİ İÇİN GÖREVLERİNİ YAPSALAR KESİNLİKLE FAKÜLTENİN BU HAKKI VERİLİR.
HAK ASLINDA, ÖĞRENCİDEN DAHA ZİYADE FAKÜLTENİN HAKKIDIR.
ÇOK DAHA BÜYÜK BİR İDDİA:
BU KONUYU GÜNDEME TAŞIYAN, GÜNDEMDE TUTMAYA ÇALIŞAN, ÖĞRENCİLERE AÇIK KAPALI DESTEK OLAN OLMAYA ÇALIŞAN BİRKAÇ ÖĞRETİM ÜYESİNİN ÇABASI SÖZ KONUSU OLMAYA DEVAM ETSE DE BU HAK VERİLMEZ.
ÇÜNKÜ ONLARIN SAKALLARI OLMADIĞI GİBİ BIYIKLARI DA YOK.
BİR-BİRİLERİNE DE SORSALAR: "NE BU", "KİM BUNLAR" DİYE.
BİR-BİRLERİNE CEVAPLARI: "HİÇ. ÖNEMLİ DEĞİL. PROBLEMLİ TİPLER BUNLAR. KAYDA ALINMAMALI"
NEDEN?
ÇOK ÇOK DAHA BÜYÜK BİR İDDİA:
ÇÜNKÜ BİR-BİRLERİ BUNU ÖNERMEDİ. DESTEKLEMEDİ. DÜŞÜNEMEDİ. KILINI KIPIRDATMADI.
NOT: ÖNERİLERİM, DAHA HENÜZ BİR "SİVİL İTAATSİZLİK" ÖNERİSİ DEĞİL, "SİVİL BİR HAK ARAYIŞI ÇAĞRISI"DIR.
ANCAK KÜÇÜK BİR İDDİA EDİYORUM:
HAZIRLIKLAR YAPILIYOR. BİR-BİRİLERİ PROJE HALİNDE DOSYA VERECEK VE KONU MECLİSTE ÇÖZÜMLENEREK ÇÖZÜLÜP ÇÖZÜMLENECEK.
ÇOK KÜÇÜK BİR İDDİA BU!
VE GERÇEKLEŞECEK!
Prof. Dr. Bayram DALKILIÇ
5 Mart 2014

25 Ocak 2014 Cumartesi

Problemin Kaynağı: DKAB ve İDKAB ayırımında ya da ayrımın ayrımsanamamasında.

Problem DKABın başta İDKAB olmasındaydı.
Sonra bir karmaşa.
"Din Kültürü Öğretmenliği Bölümü ilk açıldığında,
LİSELER İÇİN DİN KÜLTÜRÜ AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ
FORMASYONLU İLAHİYAT BÖLÜMÜnündü.
Teori ve Uygulama böyleydi.
BÖLÜM İLAHİYAT FAKÜLTESİne taşınıca,
İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ olarak taşındı.
SİSTEM ESKİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ POZİSYONUNA KAVUŞURSA;
BU PROBLEM KENDİLİĞİNDEN ORTADAN KALKAR.
LİSELERDE ÖĞRETMENLİK 5 YILLIK ORTAÖĞRETİM BÖLÜMLERİNE TEVDİ EDİLDİĞİ GİBİ 4 YILLIK İLK ÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ açıldığında,
5 YILLIK FORMASYONLU İLAHİYAT BÖLÜMÜNE TEVDİ EDİLDİ."
diye biliyorum.
Problemin Kaynağı: DKAB ve İDKAB ayırımında ya da ayrımın ayrımsanamamasında yatmaktadır.
Yatan uyuyan dev ara ara uyanıyor, gürültü oradan çıkıyor.

25. 01.2014      Bayram Dalkılıç