18 Eylül 2013 Çarşamba

"Ah ilahiyat(çı) ah!"a Dair

"Ah ilahiyat(çı) ah!"a Dair
(http://yenisafak.com.tr/yazarlar/SuheybOgut/ah-ilahiyatci-ah/39630)

Super super EGO. Uç uç Erken Goşan Ol.
İlahiyat'ta başka hocalar okutursa; sekuler felsefe. Arkadaş okutunca gerçek felsefe.
El okutunca; itin, hiçin, piçin görüşleri. "O Fakir" okutursa Kıta Avrupası Felsefesi.
El filozofları sayınca; çocuklara gavurcukların adlarını ezberletmek. Kendisi okutunca hakiki filozofları hakkıyla öğretmek.
Başkası kullanınca  'Tasımlama', 'özdeksel', 'saltık' 'imgelem', 'eyitişim' tikel', 'ilinek' gibi sözcükler piç! Üstadın kullanıp birleştirdiği "fragmantasyoncu sekülerist mantık", "böyle bir fragmantasyon ve segregasyon", "sofistike metinler",  "fragmante bir fıkıh ya da kelam", "holistik bir perspektif", "huzursuz semptomlar", "felsefenin sofistikasyonu" gibi sözcüklü sentezleri ye yut iç.
"Hem vahyin azâmetini hakikaten idrak etmek hem de günümüzün nevzuhur dini olan sekülerizme ve onun mü'minlerine cevap vermek istiyorsan ilahiyatçı kardeşim, bu isimleri hakkıyla öğrenmen lazım." diye saydığı kişilerden sen bahsedersen bahsettiklerin hep faşist, kapitalist, materyalist, ipsiz, kopuk, ibne ve piç. Kendisi bahseder anlatırsa her birisi İvan İlyiç!.
Başkaları gayr-ı ehil felsefeci. Hazret 'faydalı' felsefeci".
İlahiyattaki hocalar okutunca ölmüş, adı unutulmuşların kronolojisi, üstad okutunca, Kıta Avrupa Felsefesi.
Yazıldığı gibi okutuluyorsa o da "felsefenin arka merdineni"ne bile çıkmazdır Allah bilir.
"Lâ"ya gelince. Başkası okutursa çocukların kafası karışır, imanı kaçar, "faydalı felsefeci" anlatırsa imanları gevreyen ve şaşıp uçan imanlarını kurtarıp yerine iade eder.
İlahiyat'taki felsefeciler "sekuler ve gayr-ı ehil". "Faydalı felsefeci" ise tam bir ehil.
"Lâ ilâhe"nin anlamına İlahiyatlı gençlerin nerelerden öğrenip geliyorlarsa, "ilahları, hem de şu ilahlarını, bu ilahlarını, futbol, sanat, üniversite vb. ilahlarını elimin tersiyle itiyorum" diyerek "ilah" terimine çoğul anlamı verdikten sonra, "ilahiyat"ın da "ilahlar bilimi" olduğu yanlış bilgisini temizlemek ve düzeltmek için İlahiyat hocalarının ve İlahiyattaki felsefecilerin neler çektiğini kim nereden bilebilir!? "Tek bir ilah vardır, Allahtır", "Allah'tan başka ilah yoktur" anlamı vermek ve bunu öğretmek için İlahiyat hocaları ve İlahiyattaki felsefeciler, gençlerin dışardaki sohbetlerde öğrendikleri mantıktan uzak, hissi, heyecan dolu, hamasi örneklerle dolu anlatıları mı takip edecekler.
Ve bir de Türkiye'de İlahiyat'ın kuruluş amacının işe yaramazlığı iddiası.
Örneksiz tezlerin sıralanması, heyecanın dozunun artırılması, samimiyet ifade ederken küçültücü, irkiltici ifadelerin kullanılması, sohbet ederek yazının sürdürülmesi, nihayet genel ifadeler, genelleyici yaklaşımlar, itibar zedeleyici ve suçlayıcı sıralamalar...
Bunların hangisi, "Kıta Avrupası Felsefesi"nin neresinde ve hangi ekolünün hangi yönteminin "yapı-sökümcü", "yapı-bozumcu", "yapı-çözümcü" yap-bozlarının "katı rasyonel", "açık reel" ve "fikri ideal"lerinde yer almaktadır. Marx'ı başkaları Ada felsefesi grubu içinde anlatınca da kızmamak lazım mı ki, yoksa herif Alman diye Adalı gösteriyorlar bir de deyip kızılmayı hakediyorlar mı ki!
Öyle ya gayr-ı ehil olanlar, nereden bilecekler.
Hem bilmezler, hem gençlerin kafasını karıştırırlar.
Kıta Avrupa Felsefesi, "ideolojilerin heyecanlı eleştirisi", "deliliğin yansımaları", "mevcut rejimlerin devrilmesi ütopyaları", "yorum bilimin sınırlarının alabildiğince zorlanması", "ilk akla gelen ve sıradan yorumun ötesine ulaşabilme", "yazar-mazar tanımayıp, hatta metni de aşıp niyet ötesi okumalar deneme", "aklına geleni gerekirse eleştiri olarak yöneltebilme" "aforizmaların zevkli dili" miydi?
Hegel, mevcut sistemlerin ve yegane sistemin eleştiricisi ve orada bırakıcı mıydı?
Statukonun, idealin, kesin ve sabit olanın, devletin filozofu muydu?...
İlahiyatların Türkiye'deki ve Üniversite içindeki kuruluşu, yeri ve eğitim sistemine yönelen eleştiriler içinde öteden beri ileri sürdüğüm ve savunduğum ortağa yakın görüşleri var yazarın.
Ancak bu sorun üniversite yapılanmasıyla ilgili bir sorundur.
İlahiyatçılar ve İlahiyattaki hocalar ve felsefeciler suçlusu değillerdir.
İlahiyat projesi konusunda ise 10 yıl gibi bir süreçte okumalar uzmanlık gerektiren alanlardır elbette.
Lisans üstü öğrenimde araştırmacılar işte bunu yapmaktadır zaten...
http://bayramdalkilic.blogspot.com/2013/09/ilahiyat-programi-derken-ilahiyat.html
19.09.2013
Bayram Dalkılıç                          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder