15 Eylül 2013 Pazar

"DERİNLİK STRATEJİSİ" BAKIMINDAN "İLAHİYAT PROGRAMI" DERKEN İLAHİYAT FAKÜLTELERİNİN ÖĞRETİM YIL SAYISI: 2+3= 5' DEN BAŞLAYAN YIL SAYILARIYLA. YÜKSEK LİSANS - DOKTORA DİPLOMASI VEREN BİR KURUMA DOĞRU

-"DERİNLİK STRATEJİSİ" BAKIMINDAN TÜRKİYE'NİN İLAHİYAT AÇILIMI-
"İLAHİYAT PROGRAMI" DERKEN İLAHİYAT FAKÜLTELERİNİN ÖĞRETİM YIL SAYISI:
2+3= 5' DEN BAŞLAYAN YIL SAYILARIYLA 2+2+1+1 VE SONRASI...
-YÜKSEK LİSANS - DOKTORA DİPLOMASI VEREN BİR KURUMA DOĞRU-
Prof. Dr. Bayram DALKILIÇ*

Eski Ankara İlahiyat Programı ve Erzurum İslami İlimler Fakültesi 5 yıllık ve Yüksek Lisans Diplomalıdır. Oralardan mezun olmuş çoğu Hocamız doğrudan Doktoraya başlamış ve alanlarında kariyer yapmışlardır. Ayrıca alanında Yüksek Lisans yaparak başlayan/başlatılanlar da bulunmaktadır. Bu programlar iyi düşünülmüş ve tecrübe edilmiş programlardır.

Yüksek İslam Enstitüleri ise 4 yıllık ve Lisans Diploması veren M.E.B.e bağlı müdürlüklerdi. Fakülteler Üniversiteye bağlı iken ve aynı zamanda ilahiyat-islami ilimler araştırmacısı yetiştiren akademik ortamlı bir kurum iken, İslam Enstitüleri, öğretmen yetiştiren ve kendileri de Öğretim elemanları (Enstitü Öğretmeni) tarafından öğretim veren kurumlardı. Halen o dönemlerde görev yapan hocalar Yüksek İslam Enstitüsünde öğretmenken şeklinde o dönemlerin hatıralarını anlatırken "öğretmen" ünvanına vurgu yaparlar. Hocalık ve asistanlık sistemi ile çalışan Enstitülerde asistan olanlar, öğretim görevliliği tezi hazırlayıp sunarak öğretim görevlisi ünvanını alırlardı. Bu noktada yaptıkları çalışmalar, Y. İ. Enstitüleri, İlahiyat Fakültesine çevrildikten sonra Dr. ünvanı almaları için kabul edilmiştir.

Ancak 1980 sonrası bütün Yüksek İslam Enstitüleri İlahiyat Fakültesine dönüşünce 1 yılı Hazırlıklı + 4 yıllık Lisans Diploması veren kurumlar haline getirilmiştir. Sonra Hazırlık kaldırılıp hepsi 4 yıla indirilmişti. Birkaç yıl önce tekrar Hazırlıklı 4 yıllık Lisans Diploması veren kurumlar haline getirilmişti. 

İşin özü: Arapçadan dolayı ülkemizde bazı akademisyenlerde Hazırlık takıntısı vardır. Bu takıntı aşılamayıp karar alma mekanizmalarında etkili olunca; öğrencilerde de Hazırlıkta kalma ve ikileme takıntı haline gelmekte, bu takıntı öğrenim hayatlarını olumsuz etkilemektedir. 

İlahiyattan başka hazırlıklı başka fakülteler yok mudur? Vardır elbette. Ancak 5 yıllık olup da Hazırlık yerine sayılabilecek dersler ilk yılda çoğunlukla verilip bazı dersler de sonraki dönemlere dağıtılmaktadır. Bu Fakülte ve bölümler halen mezunlarına 5 yıllık Fakülte ve bölüm oldukları için Yüksek Lisans Diploması vermektedirler. 

Veterinerlik Fakültesi, Eğitim Fakültesi ve Eğitim Fakültelerinin Orta Öğrenim yaptıran çoğu bölümü bunlardandır.  Gerçi bu bölümlerden bazıları tekrar 4 yıla döndürülmek istenmiştir. Ancak halen 5 yıllık bölümler vardır. 

Bu önemli midir?  Elbette önemlidir. "Hazırlıklı" Fakülte ve bölümlerin derslerini dağıttığınızda ve Fakülteyi 5 yıllık statüye kavuşturduğunuzda mezunlar Yüksek Lisans Diploması alma hakkına kavuşurlar. 

Aynı yıl sayısı öğrenim gören bir mezun doktoraya hemen başlarken, Hazırlıklı mezun 2-3 yıl yüksek lisans tamamlayıp bilim uzmanı olabilmekte ve sonrasında doktoraya başlayabilmektedir. 

Bu Hazırlıklı Fakültelere bu statüyü vermek, bazı hazırlıksız fakültelerin ve bölümlerin öğretim sürelerini 5 yıla çıkarılarak mezunlarının Yüksek Lisans Diplomasını almasını sağlamak kimin işi ve yetkisi dahilindedir? Elbette en yetkili kurul olan YÖKün. 

Peki bu işlev ve yetki, neden bu fakülteler ve mezunları için kullanılırken İlahiyat Fakültesi ve mezunlarının lehinde kullanılmamaktadır. Ve neden, niçin, niye? 

Birincil olarak işte bu hazırlık takıntısı yüzünden. 
Ve bazı bir kısmı bir zamanların Y.İ.E. mezunu da olan Dekanların ısrarla Hazırlık sınıfı proje ve planlamaları yüzünden. 

Yoksa Hazırlık özü itibarıyla kötü bir şey midir? 
Hayır. 
Ancak burada şöyle bir duruma dikkat çekelim. Üniversitelerimizde İlahiyat Fakültesi dışında bazı Fakültelerde de Hazırlık sınıfı uygulamaları vardır. Genellikle İngilizce yürütülen bu programlar çoğu yerde zorunlu değildir. Öğrenci isterse 1. sınıftan devam edebilir. Ancak çoğu Üniversite, öğretim düzenlemelerini buna göre yaptığı için zorunlu uygulama yapmakta, bir kısmı zorunlu olmadığı notunu düşmektedir. İlahiyat Fakültelerinde ilk yıl zorunlu değildi, uygulama zorunlu olarak yürütüldü ve kalmak yoktu, şu anda "kalmak var", ikinci sene tekrar veya Fakülte derslerini bitirip mezun olma aşamasına kadar Hazırlık Yeterlilik (Muafiyet sınavını geçme veya ÜDS., YDS. vb. sınavlarda yeterli geçerli bir notu almak) sınavını geçmesi halinde diploma alma hakkı elde edebiliyor. Bir hatırlatma, ÖSYM tercih kılavuzunda listelerde Hazırlıklı bazı Fakültelerin karşısında şu anlamda bir not vardır: "Öğrenci, üst üste Hazırlık sınıfında kalırsa aynı öğretimi veren başka bir Üniversiteye naklen kayıt yaptırabilir.

Peki. İlahiyat Fakültelerinde Hazırlık sınıfı uygulamalarında birkaç yıldır mesafe alınabilmiş midir? Uygulama nasıl yapılmaktadır?
İşte burası da üzerinde önemle durulması gereken bir noktadır. Çünkü bazı üniversiteler İlahiyat Fakültesi Hazırlık sınıfı öğretimi düzenlemesini kurdukları Yabancı Dil Merkezleri üzerinden İlahiyat Fakültesi, Arap Dili Belağatı Anabilim Dalı marifetiyle yürütürken, bazı üniversiteler de doğrudan fakülteler nezdinde Arap Dili Belağatı Anabilim Dalı organizasyonuyla yürütmektedir.
Derslerin yürütülmesinde Fakültelerde farklı farklı uygulamalar yapılmakla birlikte önemli bazı problemler de dikkat çekmektedir. 
Bu problemlerin başında batı dilleri Hazırlık öğrencileri için Üniversitelerin Yabancı Dil Merkezleri tarafından yürütülen ve yönlendirilen öğretim elemanı ve okutmanlar ve yabancı öğrenciler için Türkçe Hazırlık noktasında ve Türk Dili derslerinin yürütülmesi noktasında TÖMER ve/ya Türk Dili Koordinatörlükleri tarafınca yönlendirilen okutmanlar  bu görevler için atanırken; İlahiyat Fakültelerinde ise Fakülte tarafından kadrolandırılan ve görevlendirilen öğretim elemanları ve ücretli görevlendirilenler rol almaktadırlar.

Farklı uygulamalar olabilir. Olsun. Ne var bunda? Herhangi bir sorun, bir sakınca mı var? 
Şöyle bir durum var. İlahiyat Fakülteleri son birkaç yıldır, Hazırlık sınıflarının kontenjan sayısının artırılması, dil öğretimi ve hatta eğitimi de söz konusu olduğu için sınıfların 20 kişilik olması ilkesini de göz önünde tuttuğumuzda bu programı yürütmek ve dersleri deruhde etmek için Fakülteler kendi kadroları içinde sıkıntı yaşamaktadırlar. Birinci sıkıntı, Arap Dili ve Belağatı Anabilim Dalına ihtiyaç karşılamak için kadro alımı noktasında hızlı bir öğretim elemanı (öğretim üyesi ve araştırma görevlisi istihdamı akış sıkıntısı. Ardından Fakülte Akademik kadrolarında araştırma için de zamana ihtiyacı olan öğretim elemanlarının ihtiyacı karşılamak için oldukça fazla ders yükü yüklemeleri, araştırma görevlilerinin derslerde görevlendirilmeleri, yine ihtiyacı karşılamak için dışarıdan öğretmenlerden ve yabancı uyruklu sözleşmeli eleman istihdamı ve halen ihtiyaç devam ediyorsa fakültedeki başka anabilim dallarının hocalarından görevlendirme ve bu görevlendirmelerin nasıl yapılacağı sorunu. 
Aynı sorunları Kuran-ı Kerim dersleri için de düşünürsek programın bu haliyle yürütülmesi sorunlar yumakları halinde birbirine de dolaşarak devam etmektedir.

Bu sorunlar için kadrolar tahsis edildi, görevlendirmeler yapıldı, diyelim. Sorun bitiyor mu?
Hayır.
İşte o zaman başka bir sorun. O kadar önemli bir sorun ki.
Tam bir büyük akademik sorun. 
Üniversitelerin başka dillerin Hazırlık eğitim ve öğretiminde yukarıda dile getirdiğimiz çözüm şekillerini ve Merkezleri, İlahiyat Fakültesi Hazırlık eğitim ve öğretimi söz konusu olduğunda işletmemesi, özü itibarıyle akademik bir sorundur. Çünkü söz konusu kurum öbür fakültelerden ayrı bir İlahiyat Fakültesidir.
Yine özü itibarıyle akademik ve önemli başka bir sorun ise. Bu faaliyeti gerçekleştirmek için iki Ana bilim dalında istihdamı için ivedi çaba ve çözümler aranırken ve icra edilirken diğerlerinin önemli olmayan alanlarmış gibi bir algının oluşmasına imkan veren sonuç ve tezahür ve nihayet bu anabilim dallarında istihdam edilen öğretim elemanları sayısı bakımından Fakülte kadrolarının şişmesi sonucu, zaman zaman yaşanan ve geçmişte yaşandığına göre, önümüzdeki yıllarda yaşanması kesinlikle muhtemel! olan bir diğer anabilim dalları kadrolarında yaşanacak olan kadro alamama ve kadro daralması sıkıntısı.
Birilerine göre şaka gibi gelebilecek olan belki de "yok canım o kadar da değil!" dedirtecek bir sıkıntı da; durum böyle devam ederse ve ülkemizin demokrasi tecrübesi gelişerek devam edip Fakülte Dekanları seçimle iş başına gelecek olursa; çoğunlukla rektörlerin Tıp Fakültesi hocalarından seçilip atandığı gibi İlahiyat Fakültesi Dekanları da Arap Dili veya Kuran-ı Kerim hocalarından seçilip atanacağı aşikardır.
Olabilir. Olsun. Hayırlı olsun. O zamanı beklemeden de şimdi bu anabilim dalı profesörlerinden biri dekan olamaz mı? Ne demek olamaz. Olur elbette. Fakat bütün Fakültelerin dekanları olmasın. Olsa ne olur. Hiç. 
"Hani felsefe dersleri neden budandı?" diyenlere; "Burası Felsefe Fakültesi mi ya da Bölümü mü" diye soruluyor ya!
Soruyor insanlar: "Burası Arap Dili Fakültesi ya da Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü mü?"

Gerçekten Arapça Hazırlık öğretimi için Üniversiteler, Yabancı Dil Merkezlerinde diğer Türkçe ve yabancı diller için öğretim elemanı (Öğretim Üyesi, Öğretim Görevlisi, Okutman vb.) kadrosu ilan edip istihdam ettiğ gibi bir istihdam yapamaz mı? Bu dil için bu kadar yeterli sayıda öğretim elemanı istihdamı bu Merkezlerde çok mu olur? 

Ve niçin yapılmaz. YÖK. bu  noktada kadro mu vermez. Bu konuda bir çalışma, bir öneri, bir proje yok mudur? Çok abartılı bir düşünce midir bu konudaki soruların olumlu cevabını oluşturacak çözüm yollarını istemek ve beklemek?

Ve asıl konudan uzaklaştık mı? Hayır! 
İlahiyat Fakültelerinin Hazırlıklı sınıflarla 5 yıl olan öğretim yılı 2 +3 olarak düşünülüp düzenlenemez mi? 

2 yıl temel bilim dersleri, temel ilahiyat öğretimi derslerinden oluşan Arapça ve Kuran-ı Kerim'in de ders olarak sonraki yıllara dağıtılarak planlanacağı bir ÖNLİSANS PROGRAMI. Önlisans Programları, 2 yıl olduğuna göre aynı zamanda İlahiyat Fakülteleri Önlisans Diploması veren kurumlardır. Bütün Lisans Programlarının 2 yılını bitiren isterse kurumundan ÖNLİSANS DİPLOMASI ya da BELGESİ alabilir. Bu kısı bitirenler zaten İHL mezunları ve Hafızlık Belgesi olanların istihdam edildikleri uygun DİYANET GÖREVLİSİ kadrolarına müracaat edebilirler.    
3 yıl "İlahiyat" alanını oluşturan Bölümler içerisinde yer alan Anabilim Dalları ve Bilim Dalları derslerini alarak mezun olacakları biçimde düzenlenen bir YÜKSEK LİSANS PROGRAMI. Mezunların alacağı bir YÜKSEK LİSANS DİPLOMASI. İLAHİYAT UZMANLIĞI. 
Olamaz mı? Niçin olmasın!
Bazı alanlarda Fakültelerde olan İLAHİYAT FAKÜLTESİNDE NİÇİN OLMASIN.
İstenirse olur. 
Öbür Fakültelerde nasıl olduysa burada da olur.
Öbür Fakültelerde nasıl iyi olduysa burada da iyi olur.
Yetmedi mi?
2+2+1+1= 6 yıllık İlahiyat Eğitimi.
2 yılı bitirene ÖNLİSANS
2+2 yılı bitirene LİSANS+PEDAGOJİK FORMASYON BELGESİ
2+2+1 yılı bitirene YÜKSEK LİSANS - İLAHİYAT UZMANLIĞI-TEORİSYEN İLAHİYATÇI
2+2+1+1 yılı bitirene DOKTORA - İLAHİYAT DOKTORU - PRATİSYEN İLAHİYAT DR.
Yetmedi.
İLAHİYAT BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Çünkü Sosyal Bilimler Enstitüsü gerçekten İLAHİYATı tam olarak karşılayamıyor ve kapsayamıyor. 
İLUS: İLAHİYAT UZMANLIK SINAVI (MERKEZİ SINAV. 
TEK SINAV MERKEZİ:ANKARA
İlahiyat alan ve Anabilim Dallarında yapılan Uzmanlık Sınavı Sonrası İlahiyat Fakültelerinde Alanlarında Araştırma Görevliliği.
İLUSla ALANLARINA YERLEŞENLERİN MEZUNLARI: OPERASYONEL OPERATÖR İLAHİYATÇI 
İLAHİYAT ARAŞTIRMA MERKEZLERİ
DİN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
....
Olamaz mı? Niçin?
ORASI İLAHİYAT MI?
BURASI İLAHİYAT olunca mı?
....
BUNLAR YAKIN GELECEKTE OLMALI.
BUNLAR YAKIN GELECEKTE OLACAK.
BUNLAR YAKIN GELECEKTE OLMUŞ OLACAK.

Çünkü "İLAHİYAT - TEOLOJİ", GELİŞMİŞ VE GELECEĞİN DEVLETİNİN İSMEN DE KAVRAM VE KURUM OLARAK DA İHMAL EDECEĞİ, ADINI "İSLAMİ İLİMLER" BİLE OLSA DEĞİŞTİRECEĞİ BİR "TÜR" DEĞİLDİR. 

İLAHİYAT, MANTIKÎ ANLAMDA BİR "CİNS"TİR. İLGİLENDİĞİ ALAN, İSTER "HİKMET", İSTER "FELSEFE"  DENSİN YÜCE BİR ALANDIR. O, "VARLIĞI", "VARLIKLARIN VARLIĞI"NI, "VAROLANLARI VAREDEN"İ ANLAMAYA, ANLATMAYA ÇALIŞAN BİR ALANDIR.
GELECEĞİN DEVLETİNİN "DERİNLİK STRATEJİSİ", "İLAHİYAT"I ALAN OLARAK İHMAL EDEMEYECEĞİ GİBİ "İSİM", "KAVRAM", "KURAM" VE "KURUM" OLARAK DA İHMAL EDEMEZ.
EDERSE NE OLUR?
GELECEĞİN, GENELİN, GELENEĞİN DEVLETİ OLAMAZ.
OLAMAYINCA BELKİ İLAN EDİLMİŞ SINIRLARI FİLAN OLAN BİR YÖNETİMİ OLUR DA.
DEVLET OLAMAZ. 
DEVLET BAŞKA BİR ŞEYDİR.

-"DERİNLİK STRATEJİSİ" BAKIMINDAN TÜRKİYE'NİN İLAHİYAT AÇILIMI-NA İHTİYACI VARDIR.
ANCAK BU AÇILIM, SİYASETİN, BİR BİLİM ALANI OLARAK İLAHİYATI VE BİR KURUM OLARAK İLAHİYATI BASKILAMASIYLA OLMAZ, OLMAMALIDIR.
AYNI ŞEKİLDE BU AÇILIM "İRONİK ANAKRONİZM"İ http://bayramdalkilic.blogspot.com/2013/09/ilahiyat-program-taslagindaki-ironik.html YANSITACAK ŞEKİLDE OLMAZ, OLMAMALIDIR. 
AYNI ŞEKİLDE BU AÇILIM, "ANA KRONİK İRONİZM" OLUŞTURACAK ŞEKİLDE  TEKKE-MEDRESE-MEKTEP KARŞITLIĞI ŞEKLİNDE TEZAHÜR EDECEK OLAN VE BAZI GRUPLARIN, DEVLETİ VE SİYASETİ BASKILAMASI ŞEKLİNDE DE OLMAZ, OLMAMALIDIR.
"İLAHİYAT" ALANININ BİR BİLİM ALANI OLDUĞU GÖZ ÖNÜNDE TUTULARAK VE BU ÇERÇEVEDE ALANIN BAĞIMSIZLIĞI UNUTULMADAN ÜNİVERSİTEDE YERİ OLAN VE YERİNİ SAĞLAMLAŞTIRMASINDA ETKİLİ OLACAK İÇ VE DIŞ DİNAMİKLERE ENGEL OLUNMADAN VE MANUPLE EDİLMEDEN OLABİLİR VE OLMALIDIR.

BUNUN YANINDA "DİN", "DİYANET", "VAKIF", "CEMAAT" VE "TEKKE", "ZAVİYE" VB. NOKTASINDA YAPILACAK OLAN KANUN, TÜZÜK, YÖNETMELİK, ETKİNLİK VB. ÇALIŞMALAR, "İLAHİYAT" ALANINA MÜDAHİL, KAPSAYICI, BASKILAYICI, KAPATICI, GÖZ KAPAMACI NOKTALARDA OLMADAN, TÜRKİYE'DE "ALEVİ AÇILIMI- ÇALIŞTAYLARI", "CEMEVİ ÇALIŞMALAR VE FAALİYETLERİ" ANIMSATILARAK VE ÖRNEK GÖSTERİLEREK DEVLETİN VE SİYASETİN UYGUN OLAN İMKANLARI VE KABULLERİ ÇERÇEVESİNDE YÖNLENDİRİLEREK YÜRÜTÜLMELİ VE GEÇMİŞTE OLDUĞU TARZDA, TEKKE X MEDRESE, CAMİ X OKUL, ÜNİVERSİTE X DİNİ CEMAAT MERKEZLERİ ÇATIŞMASINI VE BU İKİLİLERDEN BİRİNİ DİĞERİNE BAĞLAMINDAN KOPUK BİR DÜZEYDE TERCİH ETME NOKTASINDAN UZAK DURULARAK, ÇATIŞMA OLUŞTURULACAK ALANLARIN NEZAKETİNİ GÖZ ÖNÜNDE TUTARAK    VE AYRICA OLUŞTURABİLECEĞİ DÜŞÜNÜLEN VE FARKEDİLEN MEKANİZMALARI UYANDIRACAK VE ALEVLENDİRECEK NOKTALARIN TESPİT EDİLEREK VE UYUTULARAK TEMİNİ KESİNLİKLE ÖNEM ARZETMEKTEDİR.

BU ÜLKEMİZİN (ETRAFINDAKİ ÜLKELERDE) DÖRT BİR YANINDA HAREKETLENMİŞ OLAN SICAK ÇATIŞMA ŞEKLİNDEKİ ATEŞ HATTINA VE EKONOMİK YANGINLARA DİKKAT ETMEK KADAR ÖNEMLİ BİR "İÇ DİKKATLİLİK DERİNLİĞİNİN GEREKTİRDİĞİ STRATEJİ"DİR.

YOKSA "DIŞ(A) DİKKATLİLİK REFLEKSLERİMİZ", "İÇ(E) DİKKATSİZLİK YAKIN KÖRLÜĞÜ"NE KURBAN GİDERSE; İÇTE DE DIŞ TA DA BÜYÜK SORUNLAR, ÜLKEMİZ İÇİN ONULMAZ YARALAR AÇAR VE ÜLKEMİZ "İRONİK ANAKRONİ" YAŞAMAK SURETİYLE "ANAKRONİK İRONİ"YE DÜŞER. BU DA ÜLKEMİZİ SON 10 YILLARDA YAŞADIĞIMIZ HER ALANDA GÖRÜLEN GELİŞMELERİN EN HIZLI 100 YIL GERİSİNE HATTA 200 YIL GERİSİNE OSMANLI DURAKLAMA-GERİLEME DÖNEMİNDE YAŞANAN BUHRANLARA KADAR GÖTÜRÜR. HEM DE HIZLI TEKNOLOJİ VE HIZ TEKNOLOJİSİ ÇAĞINDA BİR KAÇ AYLIK HIZLI BİR SÜRE İÇİNDE.   

DİKKATLİ OLUNARAK ARZU ETMEDİĞİMİZ BADİRELERE DÜŞMEMEMİZ DUA, ARZU VE DİLEKLERİYLE, SAYGILARLA!

15.09.2013                                                                
*Prof. Dr. Bayram DALKILIÇ
N.E.Ü. İlahiyat Fakültesi Mantık Anabilim Dalı Başkanı
Meram - KONYA   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder