22 Eylül 2013 Pazar

İLAHİYATÇILARIN TOPLUMDAKİ ETKİ VE SORUMLULUKLARININ SORUMLULARI


"İlahiyatçıların toplumdaki etkisi"ni şartlarında da ele almak gereklidir.
Bakınız şu tartışmalar, "Fakülte Programı Yapılanması" üzerine çıktı.
Bir grup ilahiyatçı/lı olarak öğrenci, öğretim elemanı, diğer meslek grupları ve uygulama safhasındaki öğretmen ve diğer meslek elemanlarından tepkiler "kendilerini görmezden gelerek-paranteze alarak ve yok sayma girişiminde bulunarak, Fakülte'nin ismini değiştirerek kaldırma, program yapma ve program sayılma noktasında bırakın eksik olmayı hiçbir programlama esas ve süreçlerine uymayan bir devrim projesine karşı çıktı.
Olayın özü budur.
Bu özü gözden kaçırmamayı öneriyorum.
Şimdi veya 20-30 sene önce Dine, İslama aykırı olarak yapılan veya geliştirilen (bazı her ne ise) uygulamalar ve dün ve bugün icra edilen ahlaksızlıklar ve fuhşiyat  konusunda hiç kimse, İlahiyat Fakültelerinde felsefe grubu alanında görev yapan  beni tek başıma ve yakından tanıdığım hoca ve arkadaşlarımı yegane sorumlu olarak görüp ifşa edemez.
Hiç kimse, "Yalnızca sorumlu bunlardır. Vurun bunlara!" diyemez.
Bu, Allah indinde cürümdür, günahtır, aybdır.
Bu, Kul hak ve hukukunda ayb, tuhaf, ahlak dışıdır.
Bu, Hadiste asla yeri olmayan bir tavırdır.
Bu, Fıkıh indinde zahir ve mecaz anlamında anlamsızdır.
Bu, İslam Hukukunda asla illeti olmayan bir kıyastır.
Bu, Tarih önünde işenen olgusal olmayan saptırmadır.
Bu, Kelami anlamda uygun olmayan söz ve lafız kullanmadır.
Bu, başkasına hayat hakkı tanımama, dışlama, dışlaştırmadır.
Bu, içinde yaşadığımız toplum kurallarına göre uygunsuz aykırıdır.
Bu, sorumlu olduğumuz devletin kanun ve hukukuna göre suçtur.
Bu, hedef göstermedir, azmettirmedir, yönlendirmedir, yanlış yoldur.
Bu, hakka girmektir, hak dışıdır, hak gözetmemektir, haksızlık-hukuksuzluktur.
Kürsülerin saygınlığı vardır.
Kürsüler saygı hakederler.
Kürsü sahipleri kendi görevlerini yaparlar ve görevleri ve sorumlulukları çerçevesinde icraatta bulunabilecekleri gibi aynı çerçevede ilzam edilebilirler.
Önemi ve önemsizliği çerçevesinde herkesin kişisel etki, katkı ve sorumlulukları söz konusu ise o zaman bir meslek alanına ve mensuplarına karşı bir ayıplama ve küçük düşürücü, itibar zedeleyici tavırlarda bulunmak İslam ahlakının hiçbir noktasında mümkün değildir.
Bu işlerden yegane sorumlu yegane kişiler de İlahiyat Fakültelerinde görev yapan felsefe grubu öğretim elemanları değildir.
Kimin hangi dönemde, hangi tavırlar içinde olduğu ve ne tür sesler çıkardığı yada çıkaramadığı tarih, fizik ve metafizik olarak sabittir, kayıtlıdır.
Hiç kimse almadığı tavırlardan ve sorumluluklardan dolayı yalnızca bir kişiyi özellikle de bir grubu hedefine alıp suçlayamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder