19 Eylül 2013 Perşembe

İLAHİYAT FAKÜLTELERİNİN BU DURUMU KESİNLİKLE HAKETMEDİKLERİNİ KAMUOYUNA SAYGIYLA DUYURUYORUM.

Kurul toplayamayanlar, kurul kararlarını imza için üyelere sunamayanlar, ya bugün bir terslik olup şu "İlahiyat Çalışma Grubunun hangi çalışmalarla! ve hangi ortaklıkta! ve hangi "orta yollu program"sa; onun çıkmayacağından nasıl emin olabilirlerdi ki?

Ya YÖK Genel Kurulu, "bu işe başladık, oyladık, onayladık, bütün olanlardan sonra hiç iyi de olmadık" düşüncesiyle bugün 19. 09.2013 tarihinde o "orta yollu program"ı oylamaya sunma kararı alıp oylamada da oy birliği ya da oy çokluğu ile geçseydi ne olurdu halleri?!

Bakın, iddiaya girerim, o programı bekleyip hele bir de kendi katkıları ve notları varsa program üzerinde, bugün o programın çıkacağının hayalini kuran(lar) ve rüyasını görenler; hele çıktıktan sonra da "ben demiştim kardeşim, bu programda çok emeğimiz vardı" demeyi ve medyaya bile masaya ortak bir şekilde 2-3 kişi oturarak basın açıklaması hayalini bile kuranlar ve artık Kurulları kendinden emin tavırlarla toplantıya çağırmayı düşünenler olmadıysa;  göreceksiniz.

"Şimdiye kadar ileriye dönük bütün saptamalarımın ve futuroloji bağlantılı öngörülerimin hep çıktığını" görmemiş olamazsınız.

Yakın zamanda birkaç geri çekilme kesinlikle öngörüyorum.

İlahiyat Fakülteleri bu şekilde davranılarak görev ve yetki alanlarının boş yere meşgul edilmesini haketmiyor.

Neden bunu öngörüyorum.

Çünkü eğer şimdi bunu yapmazlarsa; "çalışma gruplarında da varlarsa; kendilerinin hazırladığı ortak programı Genel Kurula sunulmayıp, "pseudo programme" konusunda, bu programa karşı çıkan uygun olmadığını sözlü ve yazılı belirten, kurullarda görüşlerini kaydettirmek için çabalayan, kurulların toplanmasını ve çalıştırılmasını isteyen bilim insanlarının çabası sonuç verene kadar, YÖK Başkanlığı Dekanları toplayana kadar itirazlarını ve program kargaşası yaşandığını sözlü, yazılı ortaya koymayanların, konu hakkında yetkili kurullara bilgi aktarıp paylaşmayanların artık yetki makamında oturacak ve yetki kullanırken eziklik hissetmeyecek bir yapıda olduklarını bir bilim insanı olarak kabul etmenin mümkün olmadığını, İlahiyat Fakültelerinin bu pozisyonu haketmediklerini kamuoyuna saygılarımla arzediyorum.

19.09.2013
Prof. Dr. Bayram DALKILIÇ
N.E.Ü. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder