7 Eylül 2013 Cumartesi

Yusuf Kaplan'ın, "iz sürmesini bilmeyenler, sadece iz silmekle iştiğal ederler!" başlıklı yazısı üzerine.

Yusuf Kaplan'ın, "iz sürmesini bilmeyenler, sadece iz silmekle iştiğal ederler!" (http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/iz-surmesini-bilemeyenler-sadece-iz-silmekle-istig%C3%A2l-e/39363) başlıklı yazısı.

Ne güzel yazmış! da mesele, "zoka yutma-çıkarma" meselesi değildir. 


Yazdığı gibi "Türkiye'deki medya rejimi(nin), bu ülkenin ruh köklerini yok etmek, entelektüel dinamiklerini dinamitlemek, hayat damarlarını kurutmak için çalışması", kendi de dahil Türkiye'de adam gibi bir İletişimci çıkmadığını ve buna da kendisi de dahil meslekdaşlarının sebep olup engellemede aciz kalırken, İlahiyatçıların bunu önlemek için İletişim Fakültesi programları yapmasına, -"Peygamberimizin en büyük iletişimci" olduğu ilkesini de ileri sürerek üstelik- Yusuf Kaplan nasıl bir yaklaşımda bulunacaktır acaba. 

Modern iletişim teorilerini bırakıp, en temel iletişim aksiyonu olan ses çıkarmayı ve klasik ses çıkarma ve söz söyleme sanatlarında kalarak mı İletişimcilerin mezun olmasına göz yumacaktır. 

Hiçbirine sıcak bakmaz. 

Delilikle suçlar böyle yapan ve davrananları. 

Neden İletişim ve medya rejimini ayarlayıp dizginleyemiyorlar kendileri. 

Program konusunda karşı çıkanlar yalnızca felsefe dersleri kaldırıldığı için değil, 
İlahiyat kavramı-kurumuna ilgisizlerin müdahalesine karşı çıkıyorlar.

Bayram Dalkılıç
03.09.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder