13 Eylül 2013 Cuma

HARUN ANAY'IN "FELSEFEYİ NE SANIYOR BU ADAMLAR?" BAŞLIKLI YAZISINA YORUM

http://harunanay.blogspot.com/2013/09/felsefeyi-ne-saniyor-bu-adamlar.html?showComment=1379097306974#c5432506120634050378

Âh hocam âh! Herkes ortalıkta emecek ya da süt sağacak inek aradığı için "bu konuda merkezin yaklaşımı nasıldır ki; mesela Sayın Başbakan'ın bu proje sahiplerine ve YÖK'e bir fırça atacağı duyumları almış olsalardı, görürdük o zaman ahkam kesmeleri, ilahiyat hamisi ve hakÎmi kesilip hatta bir de okumadıkları felsefe ve bilimler sınıflaması hakkında kesmelerini.

Fakat bu noktada ne türde bir görüş geleceğini halen kestiremedikleri için susuyorlar. Diğer belirttiğiniz isim ve kesimler mi? Hiç bulaşmasınlar! Ne savunmayı becerebilirler, ne de bu noktada birikimleri vardır. Belki bir siyasi parti, "bu kurum, "Cumhuriyet'in kurumudur", savunmasını da biz yaparız." pozisyonu alma noktasına yakınsa da ilgisizlik düzeyleri sebebiyle konudan bihaberdirler de. Aslında böylesi de daha iyi.

Ancak iki kesim var ki; bunların sessizliği ve ilgisizliği, kurumla ilişkileri bakımından manidardır.

İlk kesim: İlahiyat Fakültesi mezunu olanlar ve bunun da ötesinde Fakültede hocalık da yapan ve Meclis'te milletvekili olarak bulunanlar. Bunların bu programın bu aşamaya gelmesinde olumlu-olumsuz etki-katkıları merak konusu olduğu gibi şimdiki sessizlikleri de merak konusudur.

Ayrıca Eğitim alanındaki sessizlik. Başta kendisi de Üniversite Hocası olan ve hoca olarak da anılan Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı'nın konu hakkındaki tutumudur. Yalnızca bakanlığın Yök.le ilişkisi bütçe konularının tartışıldığı ortamlar mıdır?

Ayrıca felsefe ile ilgilenenlerin tamamı.

Bunların başında da kurum adı anlamında da "İlahiyat Fakültelerinde Felsefe grubu bilim dalarında bulunanların durumu ve bir kısmının sessizliği. Özellikle de belki de hâlâ belki de internet bağlantısızlığı nedeniyle veya ortamları sebebiyle "Felsefe Tarihi Anabilim Dalı" Başkanlığı görevinde olan ve anabilim dalında görevli olan bazılarının sessizliği ve ilgisizliği. Bunların sessizlik ve ilgisizlikleri, anlaşılabilir, kabul edilebilir bir sessizlik değildir. Bunlar da mı felsefeyi ve felsefe tarihini inek sanmaktadırlar ve "biz emdiğimiz ve sağdığımız memeye bakıyoruz, bir de bakarız, ancak dışarda ne olduğunu görmeyiz" demektedirler.

Ve bir kesim daha: Konu "ilahiyat" ise, gerçekten devletin doktora yapmak için yurtdışına gönderdiği ve dönmüşlerse eğer döndüklerinde; bir konu hakkında konuşurken, tartışırken ve kanaat ve görüşlerini arz u endam ettirirken, hani ağızlarını da bükerek veya kelimeleri telaffuza başlarken de kendi dilini unutmuş gibi yabancı dili öğrendiğini ve konuştuğunu ima ettirerek "ıaaa" sesi çıkarıp Türkçe'yi de aksanlı konuşarak "ıaa siiz bunaa Türkçe'dee ne diyoovrdunuz?" ve "been İngiiltere'de-İmeerikaa'daykeen.." diye konuşan veya felsefe ve bilim "pi-hash-di"li alan uzmanlarının sessizliği de çok ilginç geliyor. Yalnız bunun da bir tercih olduğunu belki bizim duymadığımız seslerle veya doğrudan "ıaaa yöneticileerle görüşüüp konuyuo taavzeih" etme girişimlerinde olabilirler.

Şimdi birileri bu örneklerden hareketle etrafımda örnek arayacaklar. Hiç uğraşmasınlar böyle somut bir varlık yok etrafımda. Maksadım sizin yaralarınızı da deşmek değildi. İronik bir genel eleştiri olarak kaydedelim.

13.09.2013                                                                            Bayram Dalkılıç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder