18 Eylül 2013 Çarşamba

"VURUN İLAHİYAT(ÇI-LIY)A"!

Deve mi bu!
İlahiyat konu olunca millet nasıl da aslan kesiliyor ya hu!
Topu topu 4 sene okuyor. 365in yarısı tatil, bayram, sınav vs.
Öğrenci toplam 4 yılda 500 gün derste.
Yarısında da aklı başka yerde.
"Niye iyi ilahiyatçı yetişmiyor, niye ilahiyatçılar iyi yetiştirmiyor?
Zırt pırt.
Lan millet, "İlahiyatı adam edeceğiz", "ayar vereceğiz", "gard alıp omuz çıkacağız, kadro vermeyeceğiz, bu sahici ilahiyatçı mı, bu sapık mı, bu ehl-i... mi, bu mehl-i ...mi" diye zaman harcayıp ne kendi işini yapıyor ne alanında adam yetiştiriyor, ne kendi alanında bir adam eleştiriyor, ne kendi alanında fikir ortaya koyuyor.
"Vurun İlahiyat'a.
Vurun İlahiyatlı'ya!
Vurun İlahiyatçıya!
Bizi bize bırakın kardeşim.
Zaten birbirimizi yeyip duruyoruz.
Sanki dünyanın bilgisayarlarını Türk mühendisleri, otomobil markalarını Türk Otomotivcileri, Uzay istasyonlarını Türk Uzaybilimcileri, Tıp buluşlarını, sağlık sistemini, trafik kurallarını, asfalt dökmeyi, harita kadastro işlerini, ekonomiyi, teknik teknolojik ürünleri, iletişim ağ ve teknik donanımları, bilumum herşeyi Türk bilim adamları buldu da biz mi duymadık!
Yeni mezun Tıpçı kalp ameliyatı, mühendis plaza-gökdelen inşaatı, mimar Yavuz Sultan Selim Köprüsü planı, Uzaycı gezegen buluşu, kimyager bütün kirleri silen sabun, tarihçi Malazgirt meydan muharebesi, fizikçi astro fiziğin incelikleri, matematikçi sembolik mantığın incelikleri vs. vs.
Ne başardılar da bizim haberimiz olmadı.
Türkiye'nin dünya çapında toplam meşhur kaç bilim adamı mı var da İlahiyatlarda dünya çapında islam düşünürü var mıy mış?
Hepimiz dibidelik aynı gemideyiz.
Kimimiz güvertede, kimimiz iskele, kimimiz sancak tarafındayız.
Nereden bakarsan bak.
Hepimiz geminin kıçındayız.
Dahası yok.
Abdest almayı öğrenen, meal bitiren, elifbayı söken, tarikata giren, kendine bir cemaat bulan, İlahiyat Fakültesine ve İlahiyatçıya, İlahiyatlıya saldırıyor.
Yavaş olun bir, azıcık yavaş.
Kendi işlerimizden size dönemiyoruz ki.
Bir dönersek; savunacak sözünüz, sığınacak yeriniz kalmayacak.
Doçentlik dil sınav alanlarınız ve çıkan soruların altyapısı bile branşınızın diliyle neredeyse aynı! Kütüphanenizde kitap yoktur, odanızda kütüphane.
"Dindarım, dini bilirim, inanırım, camiye de gidiyorum ya da değilim ve gitmiyorum, öyleyse İlahiyat, ilahiyatçı, ilahiyatlı hakkında konuşuyor-atıyorum" modundan çıkın hele bir.
Zaten bizimki bize yetiyor.
19.09.2013
Bayram Dalkılıç

1 yorum:

  1. Ağzına sağlık Hocam çok güzel yazmışsınız gerçekleri şakır şakır ortaya koymuşsunuz.
    ilahiyatçılara dokunanlara iyice vurmuşsunuz
    ilahiyatçıları savunacağım derken gerçeği görmüşsünüz..

    YanıtlaSil